Showing posts with label album. Show all posts
Showing posts with label album. Show all posts

Iced Earth - Dystopia

Iced Earth — Dystopia
Genre: Power/Thrash Metal
Websites: icedearth.com
Release Date: 17.10.2011


Tracklist
01. Dystopia 05:49
02. Anthem 04:54
03. Boiling Point 02:46
04. Anguish Of Youth 04:41
05. V 03:39
06. Dark City 05:42
07. Equilibrium 04:30
08. Days Of Rage 02:17
09. End Of Innocence 04:07
10. Soylent Green (Bonus Track) 04:20
11. Iron Will (Bonus Track) 04:15
12. Tragedy And Triumph 07:44
13. Anthem (String Mix) 04:51
Total:54:46


Bundan yaklaşık 10 sene önce playerımda "Horror Show" cd si az dönmedi.
Ondan önce "Something Wicked This Way Comes" ve "The Dark Saga" hakeza...
Ama malesef geçen 10 sene içerisinde kadro değişiklikleri ve arada 2-3 güzel parça dışında ısınamadığım albümler peşpeşe gelince gruptan soğumuş, kim gelmiş kim gitmiş vb.
kadrodaki değişiklik haberlerini de çok takip etmemiştim. Son olarak eski vokalleri Matt Barlow'un geri döndüğünü duymuştum. (ki o da tek albumle sınırlı kalmış.)
Grubun adında "Something Wicked" yazısı geçen her yeni albümünü heyecanla dinlemiş ama her seferinde de hayal kırıklığına uğramıştım.
Grup elemanları bunu geç de olsa anlamış olacak ki, isabetli bir kararla "Something Wicked" nostaljisine son verip, adeta 10 yıl önce zirve yaptığı döneme dönüş yaptı.
Grubun "Horror Show" da bıraktığı çizgiyi devam ettirebildiğini görmek gerçekten güzel.

Gelelim Dystopia ya...
Genel olarak bu tür büyük gruplara sonradan dahil olan elemanlara kolay alışılmaz. Bunu ben de yapıyorum. Fakat bu albümde vokal adına hiçbir eksik göremediğim gibi fazlasını bulduğumu belirtmeliyim. Into Eternity grubundan kadroya dahil olan yeni vokalist Stuart "Stu" Block un öyle bir sesi var ki, -eğer özel bir benzeme çabası yoksa- Barlow'un tok vokallerini epey anımsatıyor.
Artı olarak Barlow'dan pek duymadığımız çığlıklar ve agresif vokalleriyle adeta Tim “Ripper” Owens'a göz kırparken, 2 dönemi birleştirme/tamamlama çabasında gibi.
Ama örneğin akustik yapılı "End of Innocence" parçasında tamamen kendinden birşeyler katmış. Hatta albumden bağımsız tek bu şarkıyı dinletseler -tipik Iced Earth solosunu saymassak- alternatif rock grubu dinlediğimi sanırdım.
Aynı şey "Anguish of Youth" parçasının nakarat dışındaki kısımları içinde söylenebilir.
Stu nun her parçada değişebilen bir ses rengi var. Örneğin "Boiling Point" parçasında ise nakarattaki çığlıklarının yanında neredeyse death tarza kayan vokaller yapmış.
Albumle aynı adı taşıyan açılış parçası "Dystopia" 1 dk.lık introyla başlayıp daha sonra
tipik Iced Earth riffleriyle tempolu bir hale bürünürken, nakaratındaki vokaller bana 
King Diamond u anımsattı.


Öyle görünüyor ki her dinleyişte farklı bir parçanın öne çıkabileceği, herkesin farklı favorileri olması muhtemel albümde, kişisel seçimim ise "Anthem", "Anguish of Youth"
ve "Days Of Rage". Ama diğerlerinin de hakkını yemek istemiyorum örneğin bunu yazarken aklıma "Iron Will" geldi. Hepsi muhteşem. Bir aksilik olmaz ise 13 Aralık'ta ülkemizdeki ilk konserini verecek olan Amerika lı efsane grubun, "Days Of Rage" parçası konserde seyircileri gaza getirmek için birebir. Iron Maidenvari melodiye sahip
"Tragedy and Triumph" ise enerjik bir kapanış parçası.

Grubun 10. stüdyo albümü olan "Dystopia" ya konsept açısından bakıldığında grubun gitaristi ve aynı zamanda beyni Jon Schaffer'ın bu defaki seçiminin ne kadar isabetli olduğunu görmek mümkün. Bunun adına -daha önce dinleme fırsatı olmayanların- öncelikle grubun "Horror Show" albumune kulak kabartmalarında fayda var.
"Horror Show" ile bir başka benzerlik, film karakterlerine olan göndermeler.
Adından anlaşılacağı üzere özellikle korku edebiyatıyla alakalı sözler duyduğumuz  
"Horror Show" gibi "Dystopia"da da; "V For Vendetta", "Dark City", "Equilibrium"
ve "Soylent Green" parçaları gibi geneli itibariyle totaliter ve otokratik
sistemlere eleştiriler getiren kurgusal yapımlar ana temayı oluşturmakta.
Albüm ismi de bu temaya uygun olarak seçilmiş. Schaffer, albüme dair
yapılan röportajda "Metropolis", "Blade Runner", "Brazil", "Equilibrium"
ve "The Matrix" gibi dystopik filmlerden etkilendiğini belirtmiştir.

İlk kez Türkiye'ye gelecek olan grup 13 Aralık'ta İstanbul Refresh The Venue'de 
sahne alacak. Biletler şuradan temin edilebilir.

World Dystopia Tour kapsamındaki diğer duraklar aşağıdaki şekilde.


Kapak seçimi konusunda kararsız kaldım. Örneğin deluxe versiyonunda set içinde verilen t-shirtler hiç ilgimi çekmedi...
Şarkıları bir kenara bırakıp kapağa göre seçim yapmam istense tercihim kesinlikle
13 sene önce çıkan "Something Wicked This Way Comes" olurdu. "Horror Show" hakeza...
Kapağı bir tarafa bırakır isek, 17 Ekim tarihinde Century Media etiketiyle yayınlanacak albümün, grubun diskografisinde sağlam bir yer edineceğini şimdiden öngörmek hiç
zor değil 9/10.


Album Of The Month : A Rose For The Apocalypse by Draconian

Draconian – A Rose For The Apocalypse
Genre: Atmospheric Doom/Death/Black Metal
Release Date: 23.06.2011


Tracklist
01. The Drowning Age (7:18)
02. The Last Hour Of Ancient Sunlight (5:26)
03. End Of The Rope (6:34)
04. Elysian Night (7:52)
05. Deadlight (6:32)
06. Dead World Assembly (5:52)
07. A Phantom Dissonance (5:39)
08. The Quiet Storm (6:37)
09. The Death Of Hours (7:48)
10. Wall Of Sighs (5:14)
Total:64:52


İsveç'li Doom / Gothic grubu, 5. albümleri "A Rose For The Apocalypse" de, adı gibi kıyamet temasını işliyor ve doom soundunu tam anlamıyla yansıtıyor.
Seth'in kapak tasarımlarına hayran olduğumu her fırsatta söylesem de, kapaktaki çalışma da başlıbaşına mükemmel olsa da; üzülerek belirtmeliyim ki albüm temasıyla örtüşmemiş.
Adamların sayfasına yalakalık olsun diye "iyi olmuş, güzel olmuş felan" yazdım ama ı ıh olmamış...


Yalnız müzik anlamda da Septic Flesh melodileri duyar gibi olduğum parçalar yok değil. Sanki son dönemde bolca SF dinlemişler gibi.
Buna örnek olarak açılış parçası "The Drowning Age".  ın 4. dakikasından sonrasına dikkat çekmek isterim. Ki Anders Jacobsson'un hayvani vokalleri de yer yer Seth'i anımsatıyor. Ki anımsatsın da...
bunu kötü anlamda söylemiyorum, enerjik bir açılış parçası ve vokaller de olması gerektiği gibi. Lisa Johansson' un dokunaklı sesi -albüm genelinde olduğu gibi- nakarat kısımlarında havayı yumuşatır nitelikte.
Ama önceki albumlerine nazaran daha çok dikkatimi çektiğini söyleyebilirim  
(ses olarak=P).

Albumden ilk video klibi çektikleri single "The Last Hour of Ancient Sunlight" önceki albümlerinden izler taşımakta. Bana "Turning Season Within" albümündeki parçaları anımsatttı. 2:27 de ağırlaştırıp funeral atmosferine soktukları bölüm
intihar etmek için son derece uygun bir zaman.
Fakat albümdeki favorim bu parçadan sonra gelen "Elysian Night". Yankı yaratan efektlerin karanlık atmosferi tamamladığı mükemmel brutal vokal performansının yanında
ilerleyen bölümlerde Anders'ten konuşma şeklinde geçen düz vokaller de duymaktayız.
6. parça, albümdeki bir diğer favorim olan "Dead World Assembly".


Yok böyle bir hüzünlü melodi! Bunu yazanlar ya insanlarla aynı duygulara sahip değil
yada insan değil. 01:45' teki riffler ve tempo Paradise Lost' u anımsatırken,
parça başında ve 02:50'de Lisa'ya eşlik eden akustik gitar çok iyi düşünülmüş.
Sonlarına doğru keman sesi de duyduğumuz parça kendi gibi enstruman açısından da güçlü ve zengin.
Oldukça sert rifflere sahip "A Phantom Dissonance", Lisa'nın tatlı vokallleri sayesinde dengeleniyor, nakarat kısmı akılda kalıcı.
Lisa'nın sesine inceden akustik gitarlarların da eşlik ettiği bir başka parça olan "The Quiet Storm", albümde davulun en net duyulabileceği orta tempoya sahip bir parça.
Ağır rifflere sahip "The Death Of Hours" depresif vokallere ve
albümün en güzel gitar solosuna sahip.
Kapanış parçası klasik death-doom tarzı, farklı olarak ilerleyen bölümlerinde violin sesinin eşlik ettiği yavaş tempolu ama akılda kalıcı melodiye sahip bir parça.


Her ne kadar doom gothic hastası olsam da, orjinali varken benzerini dinlemek istemediğimden Draconian'ı hep esgeçmiştim. Çünki şimdiye kadar -birkaç parça dışında- albümleri hep "Velvet Darkness They Fear" devamı gibi gelirdi.
Fakat ARFTA eskiyle yeni arasında köprü oluşturması, şarkıların bütünlük göstermesi ve kanımca şimdiye kadarki en temiz Draconian kaydı olma özelliği taşımasıyla bambaşka bir yere sahip.
Katatonia "Brave Murder Day" ve Paradise Lost "Icon" sevenler başta olmak üzere hüzünlü birşeyler dinlemek isteyen herkese tavsiye edebileceğim albüm kesinlikle senenin en iyilerinden.

Album Of The Month: Spiral Shadow by Kylesa



01. Tired Climb
02. Cheating Synergy
03. Drop Out
04. Crowded Road
05. Don't Look Back
06. Distance Closing In
07. To Forget
08. Forsaken
09. Spiral Shadow
10. Back and Forth
11. Dust


Total playing time 40:11


Geçtiğimiz sene "Static Tension" ile büyük başarı yakalamış
ABD' li Hardcore / Sludge grubu Kylesa,
Season of Mist etiketiyle yayınlanan ve çıkış tarihi 26 Ekim olan 5. stüdyo albümleri
"Spiral Shadow" ile yine zirvede.

Phillip Cope ve Laura Pleasants'ın gitar ve vokallerde yeraldığı grubun
en dikkat çekici yanı iki davulcuya (dual drum) sahip olması.


Çift davulcunun uyumu için ayrı bir parantez açmak gerekir. Bazen aynı ritmi çalsalar da, farklı ritmlerdeki varyasyonları parçalara ayrı bir hava katmış.
Albumun genel havasının orta tempoda parçalardan oluştuğunu söylemek mümkün.

"Tired Climb" davulla birlikte doğu ezgilerini anımsatan melodiyi duyduğumuz introyla başlayıp daha sona hareketleniyor.
Melodik-groovy yapıdaki parçanın, açılış parçası olarak seçiminin yerinde olduğunu düşünüyorum.
Aynı melodik yapıyı yeryer enstrumental kısımları bulunan “Crowded Road”, “Forsaken”, ve “Spiral Shadow” parçalarında da görüyoruz.
"Drop Out" parçasında hem hardcore hem de stoner etkileşim görülmekte.
'Don't Look Back' parçası ise kuşkusuz albümün en öne çıkan ve radyolarda hit olması muhtemel bir parçası.

Kapak için de ayrı bir parantez açmak gerekir ki;
resmedilen sarmal döngü ve içinden çıkılmaz girdap, albumun genel konseptini besler nitelikte başarılı bir çalışma olduğu kanaatindeyim.


Pek dinlediğim bir tarz olmasa da, albumu baştan sona dinlemeden edemiyorum. Enslaved albümüyle birlikte yılın albümü olmaya aday. Nerdeyse bütün parçalar ayrı bir güzel.

Favorilerim; akılda kalıcı melodisiyle 'Don't Look Back' ve Laura'nın vokal yaptığı, Pearl Jam parçalarını anımsatan oynak ritmli "To Forget".
Diğer sevdiklerim, albumdeki en ağır ve düşük tempolu parçalar arasında sayılabilecek "Forsaken" ve kapanış parçası "Dust".