Sea Of Infinity by Mare Infinitum

Mare Infinitum — Sea Of Infinity
Genre: Atmospheric Doom/Death Metal
Release Date: 19.12.2011


Tracklist
01. In Absence We Dwell 14:10
02. Sea Of Infinity 09:47
03. Beholding the Unseen 09:44
04. November Euphoria 08:35
05. In The Name Of My Sin 12:29
___________
Total:54:45


Mare Infinitum, Rusya'dan sesini duyurmaya çalışan Doom-Death grubu. Grup; A.K. iEezor (Comatose Vigil, Abstract Spirit) ve Homer (ex-Who Dies In Siberian Slush)'dan yani yalnızca 2 üyeden oluşmakta. 5 parçadan oluşan "Sea Of Infinity" de Moskova'lı grubun ilk albümü. Toplam 5 şarkıdan oluşmasının aksine albüm süresi 54 dakikadan, her bir şarkının uzunluğu da klasik doom parçalardan alışık olunduğu üzere 10 dakika civarı..


Doom metal elementlerinin kombinasyonu güçlü gitar riffleri, atmosferi derinleştiren keyboard dokunuşları ve parçaların melodik yapısı dünyanın en mutlu insanını dahi bunalıma sokacak nitelikte.. Bu melodik yapıya en büyük katkılardan biri de vokalist A.K. iEezor' un güçlü ve derin brutal vokalleri. Kimi zaman arkaplana geçen brutallere, albüme katkı yapan konukların clean vokallerle eşlik etmesi de akılda kalıcı nakaratlar oluşmasını sağlamış. Bu anlamda albümle aynı adı taşıyan ve akılda kalıcı melodisiyle 2. parça "Sea Of Infinity" albümdeki favorim. Tek olumsuz eleştirim şarkıların farklılığını oluşturabilecek keskin çizgilerin olmaması. Yani ilk kez dinleyen biri bütün şarkılar aynı deyip geçebilir..


Primordial Studio (Comatose Vigil, Abstract Spirit, Revelations of Rain, Who Dies In Siberian Slush)' da kaydedilen, Solitude Productions etiketiyle piyasaya sürülen albüm grup için başarılı bir debut. Eğer doom metalin kasvet yüklü hipnotik atmosferine karşı sabırlıysanız ve grubun bizzat resmi sitesinde de yazdığı üzere müziklerine de ilham veren Mourning Beloveth, Morgion vb grupları seviyorsanız tavsiye edilir değilse uzak durun...

The Road to OR Shalem (DVD - Live at the Reading 3, Tel-Aviv) by Orphaned Land

Orphaned Land — The Road To OR-Shalem
Genre: Progressive/Folk Metal
Release Date: 24.10.2011


DVD 1 Tracklist
1. Halo Dies
2. Birth Of The Three
3. Olat Hatamid
4. The Kiss Of Babylon
5. A Never Ending Way
6. Disciples Of The Sacred II
7. Bereft In The Abyss
8. The Storm Still Rages Inside
9. Sapari
10. From Broken Vessels
11. Ocean Land
12. M I?
13. New Jerusalem
14. Vayehi Or
15. The Warrior
16.Baraka
17. Codeword: Uprising
18. El Meod Na'ala
19. In Thy Never Ending Way
20. The Beloved's Cry
21. Norra El Norra
22. Ornaments Of Gold
___________
01:52:37

DVD 2 Tracklist
01. Bakapaim [feat. Yehuda Poliker]
02. Halom Layam Hatihon [feat. Yehuda Poliker]
03. The Path Part 1 – Treading Through Darkness ( + davul solo)
04. Seasons Unite (from the album Sahara)
05. Thee By The Father I Pray (from the album El Norra Alila)
+ Belgesel - Vayehi Or
+ Klipler - Sapari, Norra El Norra, Ocean Land
+ Fotoğraflar
_____________
38:51 min


İsrail' in en tanınmış grubu Orphaned Land' in, uzun zamandır planladığı proje sonunda gerçekleşti. Çıkış tarihi 24 Ekim olan The Road to OR Shalem DVD'si, grubun tanınmasında önemli pay sahibi efsanevi şarkıların canlı performanslarını içeriyor.


Yirmi yılı aşkın süredir varlığını sürdüren, Death Metali, Orta Doğu ezgileri ve Progresif öğelerle harmanlayıp melodik bir şekilde sunan grup, bu sayede hem hayran kitlesini arttırdı, hem de yeni grupları etkiledi(Odious, Myrath, Arkan...).

Bütün şarkıların gümbür gümbür çalındığı ve coşkulu bir seyirci topluluğunun eşlik ettiği mükemmel setliste sahip DVD'de gözüm sadece "Like Fire To Water" ı aramış olsa da, son zamanlarda dinlediğim (Paradise Lost' un Draconian Times MMXI'ı ile birlikte) en kaliteli performans olduğunu belirtmeliyim. Gerek duygusal, gerekse hareketli parçaların hepsi ayrı güzellikte olmuş hatta kimisinin orjinal halinden de daha dikkat çekici olduğunu söylebilirim. Temiz gitar soloları ve Kobi'nin vokalleri muhteşem. Ayrıca Kobi'ye vokalde Shlomit Levi, Steven Wilson gibi tanınmış isimlerin yanısıra,
60 yaşındaki rock sanatçısı Yehuda Poliker eşlik etmekte.



Century Media Records etiketiyle 2 DVD olarak yayınlanan albümün iki numaralı DVD'sinde ise grup üyeleri ile söyleşilerin bulunduğu kısa filmin yanısıra, grubun sevilen şarkılarının video klipleri ve farklı canlı performanslar yeralmakta. 13 Aralık'ta İsrail' de gerçekleşmiş olan konserin görüntülerini izlerken (Özellikle de El Meod Na'ala, Sapari ve Norra El Norra parçalarında) orada olmayı isteyeceğinizden eminim.
Şuan yapılabilecek en mantıklı şey ise albümün orjinalini edinmek.

Third Act In The Theatre Of Madness by Illnath

Illnath — Third Act In The Theatre Of Madness
Genre: Symphonic / Melodic Black Metal
Websites: illnath.dk
Release Date: 18.12.2011


Tracklist
01. Third Act
02. Scarecrow
03. Lead The Way
04. Snake Of Eden
05. Shorthanded
06. Spring Will Come
07. Tree Of Life And Death
08. Fall Of Giants
09. Vampiria
10. Kingship Incarnate (Bonus Track)
Total:48:49


Danimarkalı grup Illnath' ın 3. albümü "Third Act In The Theatre Of Madness" geçtiğimiz günlerde Pitch Black Records etiketiyle yayınlandı. Grubun önceki albümlerini sevememiş biri olarak albümü ilk dinlemeye başlamamla birlikte geri dönüp tekrar tekrar dinlemeye devam etmem bir oldu. Illnath'ın yaptığı tür karşılığında "Melodik Black Metal" yazsa da, tipik bir MBM albümünden ziyade Cradle Of Filth vari Gothic, yer yer Power Metal etkileşiminden söz etmek mümkün. Hızlı tempoya sahip "Scarecrow", "Shorthanded", "Fall Of Giants" gibi parçalar buna örnek gösterilebilir.


Albümü dinlerken melodik ve güçlü gitar rifflerinin yanında başarılı bulduğum çığlıkları kimin attığını merak edip grubun sitesine gözattım. Arada duyduğum bayan vokalleri sadece "arada" sanıyordum fakat meğerse Mona Beck baştan sona vokal yapan isimmiş (dumur oldum diyebilirim).



Albümdeki hiçbir parçaya kötü diyemem. Muhteşem solosu ve basslarıyla "Scarecrow", güzel introsu, öldürücü riffleri ve epik melodisiyle “Spring Will Come” ve (bana sanki daha önce duydugum bir melodiymiş gibi gelse de emin olamadığım) agresif yapılı "Shorthanded" albümün öne çıkan şarkıları.


Bunların dışında en çok dinlediklerim hızlı temposu, senfonik öğeleri, COF vari akılda kalıcı melodisiyle daha açılıştan dinleyeni hapseden -albüme de adını veren- "Third Act" ve benzer yapıdaki "Snake Of Eden". Yanılmıyorsam orjinal kadrodan bir tek gitarist Pete Falk' ın yeraldığı "Third Act In The Theatre Of Madness", sadece grubun değil yılın da en iyilerinden 9/10.




Iced Earth - Dystopia

Iced Earth — Dystopia
Genre: Power/Thrash Metal
Websites: icedearth.com
Release Date: 17.10.2011


Tracklist
01. Dystopia 05:49
02. Anthem 04:54
03. Boiling Point 02:46
04. Anguish Of Youth 04:41
05. V 03:39
06. Dark City 05:42
07. Equilibrium 04:30
08. Days Of Rage 02:17
09. End Of Innocence 04:07
10. Soylent Green (Bonus Track) 04:20
11. Iron Will (Bonus Track) 04:15
12. Tragedy And Triumph 07:44
13. Anthem (String Mix) 04:51
Total:54:46


Bundan yaklaşık 10 sene önce playerımda "Horror Show" cd si az dönmedi.
Ondan önce "Something Wicked This Way Comes" ve "The Dark Saga" hakeza...
Ama malesef geçen 10 sene içerisinde kadro değişiklikleri ve arada 2-3 güzel parça dışında ısınamadığım albümler peşpeşe gelince gruptan soğumuş, kim gelmiş kim gitmiş vb.
kadrodaki değişiklik haberlerini de çok takip etmemiştim. Son olarak eski vokalleri Matt Barlow'un geri döndüğünü duymuştum. (ki o da tek albumle sınırlı kalmış.)
Grubun adında "Something Wicked" yazısı geçen her yeni albümünü heyecanla dinlemiş ama her seferinde de hayal kırıklığına uğramıştım.
Grup elemanları bunu geç de olsa anlamış olacak ki, isabetli bir kararla "Something Wicked" nostaljisine son verip, adeta 10 yıl önce zirve yaptığı döneme dönüş yaptı.
Grubun "Horror Show" da bıraktığı çizgiyi devam ettirebildiğini görmek gerçekten güzel.

Gelelim Dystopia ya...
Genel olarak bu tür büyük gruplara sonradan dahil olan elemanlara kolay alışılmaz. Bunu ben de yapıyorum. Fakat bu albümde vokal adına hiçbir eksik göremediğim gibi fazlasını bulduğumu belirtmeliyim. Into Eternity grubundan kadroya dahil olan yeni vokalist Stuart "Stu" Block un öyle bir sesi var ki, -eğer özel bir benzeme çabası yoksa- Barlow'un tok vokallerini epey anımsatıyor.
Artı olarak Barlow'dan pek duymadığımız çığlıklar ve agresif vokalleriyle adeta Tim “Ripper” Owens'a göz kırparken, 2 dönemi birleştirme/tamamlama çabasında gibi.
Ama örneğin akustik yapılı "End of Innocence" parçasında tamamen kendinden birşeyler katmış. Hatta albumden bağımsız tek bu şarkıyı dinletseler -tipik Iced Earth solosunu saymassak- alternatif rock grubu dinlediğimi sanırdım.
Aynı şey "Anguish of Youth" parçasının nakarat dışındaki kısımları içinde söylenebilir.
Stu nun her parçada değişebilen bir ses rengi var. Örneğin "Boiling Point" parçasında ise nakarattaki çığlıklarının yanında neredeyse death tarza kayan vokaller yapmış.
Albumle aynı adı taşıyan açılış parçası "Dystopia" 1 dk.lık introyla başlayıp daha sonra
tipik Iced Earth riffleriyle tempolu bir hale bürünürken, nakaratındaki vokaller bana 
King Diamond u anımsattı.


Öyle görünüyor ki her dinleyişte farklı bir parçanın öne çıkabileceği, herkesin farklı favorileri olması muhtemel albümde, kişisel seçimim ise "Anthem", "Anguish of Youth"
ve "Days Of Rage". Ama diğerlerinin de hakkını yemek istemiyorum örneğin bunu yazarken aklıma "Iron Will" geldi. Hepsi muhteşem. Bir aksilik olmaz ise 13 Aralık'ta ülkemizdeki ilk konserini verecek olan Amerika lı efsane grubun, "Days Of Rage" parçası konserde seyircileri gaza getirmek için birebir. Iron Maidenvari melodiye sahip
"Tragedy and Triumph" ise enerjik bir kapanış parçası.

Grubun 10. stüdyo albümü olan "Dystopia" ya konsept açısından bakıldığında grubun gitaristi ve aynı zamanda beyni Jon Schaffer'ın bu defaki seçiminin ne kadar isabetli olduğunu görmek mümkün. Bunun adına -daha önce dinleme fırsatı olmayanların- öncelikle grubun "Horror Show" albumune kulak kabartmalarında fayda var.
"Horror Show" ile bir başka benzerlik, film karakterlerine olan göndermeler.
Adından anlaşılacağı üzere özellikle korku edebiyatıyla alakalı sözler duyduğumuz  
"Horror Show" gibi "Dystopia"da da; "V For Vendetta", "Dark City", "Equilibrium"
ve "Soylent Green" parçaları gibi geneli itibariyle totaliter ve otokratik
sistemlere eleştiriler getiren kurgusal yapımlar ana temayı oluşturmakta.
Albüm ismi de bu temaya uygun olarak seçilmiş. Schaffer, albüme dair
yapılan röportajda "Metropolis", "Blade Runner", "Brazil", "Equilibrium"
ve "The Matrix" gibi dystopik filmlerden etkilendiğini belirtmiştir.

İlk kez Türkiye'ye gelecek olan grup 13 Aralık'ta İstanbul Refresh The Venue'de 
sahne alacak. Biletler şuradan temin edilebilir.

World Dystopia Tour kapsamındaki diğer duraklar aşağıdaki şekilde.


Kapak seçimi konusunda kararsız kaldım. Örneğin deluxe versiyonunda set içinde verilen t-shirtler hiç ilgimi çekmedi...
Şarkıları bir kenara bırakıp kapağa göre seçim yapmam istense tercihim kesinlikle
13 sene önce çıkan "Something Wicked This Way Comes" olurdu. "Horror Show" hakeza...
Kapağı bir tarafa bırakır isek, 17 Ekim tarihinde Century Media etiketiyle yayınlanacak albümün, grubun diskografisinde sağlam bir yer edineceğini şimdiden öngörmek hiç
zor değil 9/10.


Paradise Lost - Draconian Times MMXI

Paradise Lost — Draconian Times MMXI
Genre: Gothic Metal
Release Date: 07.11.2011


Tracklist
01. Enchantment
02. Hallowed Land
03. The Last Time
04. Forever Failure
05. Once Solemn
06. Shadowkings
07. Elusive Cure
08. Yearn For Change
09. Shades Of God
10. Hands Of Reason
11. I See Your Face
12. Jaded
13. Faith Divides Us, Death Unites Us
14. True Belief
15. One Second
16. Say Just Words
17. Rise Of Denial
18. As I Die


Çıkış tarihi 7 Kasım olan Draconian Times MMXI DVD'si için grup 7 farklı şehirde performans sergiledi. Grubun tanınmasında önemli yersahibi olan efsanevi album "Draconian Times" tan parçaların seslendirildiği turne kapsamındaki duraklar
Bochum, Londra, Paris, Utrecht, Atina ve Selanik.


Draconian Times albümüne saygı niteliğinde olan DVD de,  
"True Belief" ve"One Second" gibi grubun en sevilen klasiklerinin yanısıra,  
"Faith Divides Us - Death Unites Us" ve "Rise Of Denial" gibi
son dönemde yaptıkları parçalara da yer verilmiş.


Albümdeki hiçbir parçayı ayırt etmeseyi haddime görmesem de performans açısından en beğendiklerim "Shadowkings", "Hallowed Land" ve bonus olarak konulan "One Second". Hatta "One Second" ve "Say Just Words" u dinlerken gelecek sene için de bir "One Second MMXII" gelse ne harika olurdu diye düşünmeden edemedim.  
"ICON" hakeza... Ama yeni albüm çalışmaları gözönünde bulundurulursa bu 
pek de mümkün görünmüyor. Keyboard ve geri vokallerde tur boyunca PL a eşlik eden, önceki senelerde gitarist olarak da eşlik etmiş olan (adam herşeyi çalıyor demekki)
Milton "Milly" Evans var ve ben onun da performansını muhteşem buldum,
özellikle geri vokallerde.


Ayrıca DVD'de "Draconian Times" albümüne dair belgesel, magazin haberleri,
grup üyeleri Steve Edmondson ve  Nick Holmes'un yanısıra prodüktör  
Simon Efemey ile söyleşiler ve bonus klipler bulunmakta.


Mix çalışmalarını başta Katatonia ve Opeth olmak üzere birçok ünlü gruptan
aşina olduğumuz -ki buna PL'un Faith Divides Us - Death Unites Us albümü de dahil-  
Jens Bogren (Fascination Street Studios) yaparken,
prodüktörlüğü Paul Green (Cybertech Productions) üstleniyor.
Century Media Records etiketiyle yayınlanan DVD' nin başarılı kapak
çalışması ise Justin Kamerer (www.angryblue.com)' a ait.


Ghost Brigade - Until Fear No Longer Defines Us

Ghost Brigade — Until Fear No Longer Defines Us
Genre: Progressive | Doom Metal | Death Metal
Release Dates: EU: 19.08.2011 | US: 23.08.2011



Tracklist

01. In The Woods 4:17
02. Clawmaster 6:33
03. Chamber 6:39
04. Traces Of Liberty 4:01
05. Divine Act Of Lunacy 5:01
06. Grain 5:25
07. Breakwater 8:51
08. Cult Of Decay 4:46
09. Torn 4:43
10. Soulcarvers 7:51
Total:58:00




Finlandiyalı grubun 4. albumu. Bana göre ise üstüste 2. başyapıtı! Umutsuzluk ve hüzün dolu konsepte sahip "Until Fear No Longer Defines Us", tipik Fin melankoli duygusu, ağlayan akorları, akustik partları ve buğulu vokalleriyle önceki albümlerine kıyasla daha kolay dinlenebilir ve ilk dinleyişte sevilebilir.


Albümü daha ilk dinleyişte Amorphis "Am Universum" tadı aldım. Özellikle vokaller (yer yer Jonas Renkse ye dönüşüyor) çok benziyor.




Akustik yapılı "The Woods", hisli sözlerinin yanında, Manne Ikonen'in yumuşak, duygulu vokalleri ile sade bir açılış. Bu duygusallığı albümün tamamına yaymak mümkün. Aralara serpiştirilen tempolu parçalar için de.

Örneğin 2.parça 'Clawmaster' ile birlikte 'Chamber', 'Grain' ve 'Cult of Decay' gibi parçalarda da karanlık hava hakim fakat temiz gitar pasajları temiz vokalleriyle son derece başarılı birleştirilmiş.

Katatonia "Discouraged Ones" dönemini anımsatan kapanış parçası 'Soulcarvers' ı da başarılı bulmama rağmen kapanış parçası olarak seçilmesi ne kadar doğru tartışılır...

Albümdeki favorim ise heavy riffleri ve ölümcül vokalleriyle -aynı zamanda albümün en tempolu parçalarından olan- "Traces of Liberty".




Grup, post-rock ve melankolik doom metal elementlerinin kombinasyonunu hassas bir denge gözeterek yaparak modern bir sound yakalamış. Kesinlikle yılın en iyilerinden.

Pentagram a.k.a. Mezarkabul - Wasteland [Yeni albümden ilk Single]

Pentagram - Wasteland [Single]
Genre: Heavy Metal
Label: Sony BMG
Release Date: 05.07.2011

Efsane grubumuz Pentagram (Mezarkabul) 9 yıl aradan sonra yepyeni bir albümle karşımıza çıkmaya hazırlanırken, Wasteland adlı yeni single'ları 5 Temmuz itibariyle piyasada yerini alacak. Karanlık melodiye, Candlemass - Solitude Aeturnus ayarında doomy havaya sahip parçada, yeni eleman Gökalp'in kendisine özgü agresif vokalleriyle de uyum 10 numara.


Belki kayıdın daha temiz olabilirliği sorgulanabilir ama vokal performansı (bu şarkıya göre değerlendirildiğinde) asla!.. Parçayı beğenen de olur beğenmeyen de... fakat nedeni asla Gökalp olmamalı. Çünki şarkıya uygun olmasının ötesinde şarkının da önüne geçecek kadar müthiş bulduğum vokal performansı sergilemiş.
Tabi ki bu değerlendirme tek parça için. Genel değerlendirmelerden kaçınmalı,
albüm görülmeden paçalar sıvanmamalı.
Darısı albümün başına...

Review : Aphotic by Novembers Doom

Novembers Doom - Aphotic
Genre: Progressive Doom/Death Metal
Release Date: 10.05.2011


Tracklist
01. The Dark Host 08:08
02. Harvest Scythe 05:42
03. Buried 06:32
04. What Could Have Been 06:33
05. Of Age and Origin - Part 1: A Violent Day 05:04
06. Of Age and Origin - Part 2: A Day of Joy 03:19
07. Six Sides 07:47
08. Shadow Play 07:46
Total:50:40


Into Night’s Requiem Infernal ve The Novella Reservoir albümleriyle kanaatim o ki kariyerlerinin tepe noktasına ulaşmış Amerikalı Doom/Death grubunun yeni albümü The End Records etiketiyle yayınlandı. Albüm kapağındaki başarılı illüstrasyon çalışması Jason Hicks, Tommy Genest ikilisine ait. Dan Swano (KATATONIA/BLOODBATH/ NIGHTINGALE) nun miksajını yaptığı albümde Anneke Van Giersbergen (THE GATHERING/AGUA DE ANNEKE) de "What Could Have Been" parçasında konuk vokal olarak yeralmakta. Rachel Barton Pine (EARTHEN GRAVE)'ın violini ile eşlik ettiği parça fena olmasa da, bu kadro daha iyisini başarabilecek güce sahip... 

Albüm kritiği sayılamayacak bu yazım sadece albümü görmezden gelmediğimi belirtmek içindi. Fakat ne var ki, birkaç şarkı dışında albümün beni çok da sarıp sarmaladığını söyleyemem. "Buried" albümün en sıkı parçası olsa da benim ondan da çok dinlediğim, başarılı vokalleriyle Barış Manço ile Mikael Åkerfeldt arası gidip gelen, 4. dakikasından sonraki kısımlarıyla ise MDB stili hareketli bir hal alan kapanış parçası "Shadow Play".






Album Of The Month : A Rose For The Apocalypse by Draconian

Draconian – A Rose For The Apocalypse
Genre: Atmospheric Doom/Death/Black Metal
Release Date: 23.06.2011


Tracklist
01. The Drowning Age (7:18)
02. The Last Hour Of Ancient Sunlight (5:26)
03. End Of The Rope (6:34)
04. Elysian Night (7:52)
05. Deadlight (6:32)
06. Dead World Assembly (5:52)
07. A Phantom Dissonance (5:39)
08. The Quiet Storm (6:37)
09. The Death Of Hours (7:48)
10. Wall Of Sighs (5:14)
Total:64:52


İsveç'li Doom / Gothic grubu, 5. albümleri "A Rose For The Apocalypse" de, adı gibi kıyamet temasını işliyor ve doom soundunu tam anlamıyla yansıtıyor.
Seth'in kapak tasarımlarına hayran olduğumu her fırsatta söylesem de, kapaktaki çalışma da başlıbaşına mükemmel olsa da; üzülerek belirtmeliyim ki albüm temasıyla örtüşmemiş.
Adamların sayfasına yalakalık olsun diye "iyi olmuş, güzel olmuş felan" yazdım ama ı ıh olmamış...


Yalnız müzik anlamda da Septic Flesh melodileri duyar gibi olduğum parçalar yok değil. Sanki son dönemde bolca SF dinlemişler gibi.
Buna örnek olarak açılış parçası "The Drowning Age".  ın 4. dakikasından sonrasına dikkat çekmek isterim. Ki Anders Jacobsson'un hayvani vokalleri de yer yer Seth'i anımsatıyor. Ki anımsatsın da...
bunu kötü anlamda söylemiyorum, enerjik bir açılış parçası ve vokaller de olması gerektiği gibi. Lisa Johansson' un dokunaklı sesi -albüm genelinde olduğu gibi- nakarat kısımlarında havayı yumuşatır nitelikte.
Ama önceki albumlerine nazaran daha çok dikkatimi çektiğini söyleyebilirim  
(ses olarak=P).

Albumden ilk video klibi çektikleri single "The Last Hour of Ancient Sunlight" önceki albümlerinden izler taşımakta. Bana "Turning Season Within" albümündeki parçaları anımsatttı. 2:27 de ağırlaştırıp funeral atmosferine soktukları bölüm
intihar etmek için son derece uygun bir zaman.
Fakat albümdeki favorim bu parçadan sonra gelen "Elysian Night". Yankı yaratan efektlerin karanlık atmosferi tamamladığı mükemmel brutal vokal performansının yanında
ilerleyen bölümlerde Anders'ten konuşma şeklinde geçen düz vokaller de duymaktayız.
6. parça, albümdeki bir diğer favorim olan "Dead World Assembly".


Yok böyle bir hüzünlü melodi! Bunu yazanlar ya insanlarla aynı duygulara sahip değil
yada insan değil. 01:45' teki riffler ve tempo Paradise Lost' u anımsatırken,
parça başında ve 02:50'de Lisa'ya eşlik eden akustik gitar çok iyi düşünülmüş.
Sonlarına doğru keman sesi de duyduğumuz parça kendi gibi enstruman açısından da güçlü ve zengin.
Oldukça sert rifflere sahip "A Phantom Dissonance", Lisa'nın tatlı vokallleri sayesinde dengeleniyor, nakarat kısmı akılda kalıcı.
Lisa'nın sesine inceden akustik gitarlarların da eşlik ettiği bir başka parça olan "The Quiet Storm", albümde davulun en net duyulabileceği orta tempoya sahip bir parça.
Ağır rifflere sahip "The Death Of Hours" depresif vokallere ve
albümün en güzel gitar solosuna sahip.
Kapanış parçası klasik death-doom tarzı, farklı olarak ilerleyen bölümlerinde violin sesinin eşlik ettiği yavaş tempolu ama akılda kalıcı melodiye sahip bir parça.


Her ne kadar doom gothic hastası olsam da, orjinali varken benzerini dinlemek istemediğimden Draconian'ı hep esgeçmiştim. Çünki şimdiye kadar -birkaç parça dışında- albümleri hep "Velvet Darkness They Fear" devamı gibi gelirdi.
Fakat ARFTA eskiyle yeni arasında köprü oluşturması, şarkıların bütünlük göstermesi ve kanımca şimdiye kadarki en temiz Draconian kaydı olma özelliği taşımasıyla bambaşka bir yere sahip.
Katatonia "Brave Murder Day" ve Paradise Lost "Icon" sevenler başta olmak üzere hüzünlü birşeyler dinlemek isteyen herkese tavsiye edebileceğim albüm kesinlikle senenin en iyilerinden.

Review: The Cimmerian Years by Thurisaz

Thurisaz – The Cimmerian Years
Genre: Atmospheric Doom/Death/Black Metal
Release Date: 20.05.2011


Tracklist
01. Broken
02. My Precious Unknown
03. Second Mirror
04. No Regrets [feat. Paul Kuhr (Novembers Doom)]
05. Fare Thee Well
06. The Carnival Of Miscreation
07. Inner Voices
08. Unhealed [feat. Els Blieck (Inis Cathaigh)]
09. A Glance Of Misperception [feat. Thomas A.G. Jensen (Saturnus)]
Total:54:15

The Cimmerian Years, sound olarak belli bir sınırlama yapamayacağımız,
doom metalden, black metale kadar geniş bir yelpazeyi içeriyor
(bu 'yelpaze' kelimesinden pek hoşnut olmasam da sıkıştıkça kullanıyorum)

1997 yılında kurulduktan sonra birkaç demo ve ardından 2004'te "Scent of a Dream" albumünü yayınlanan grubun, avantgarde doom duygu derinliği olan albümü başarılı bulunduktan sonra, grup Novembers Doom, Saturnus gibi devlerle Avrupa Turnesine çıkma şansı yakalamıştır.

Ki 3. albümleri olan The Cimmerian Years' da Novembers Doom ve Saturnus gruplarından konuk vokalistler de yer almakta.


Albüm intro parça "Broken" ile açılıyor. 2. parça "My Precious Unknown" düz vokalin yanında sert vokaller de duyduğumuz old school black rifflere sahip, ağır tempolu ve
sanki albüme hazırlık niteliğinde gibi bir parça.
İlk 2. parçadan gidişat anlamında pek hazettiğim söylenemez.
Albümün beklenen çıkışı ise 3. parçada “Second Mirror” ile geliyor. Melodik black sounduna sahip parçada özellikle scream vokaller dikkat çekici. Yer yer duyduğumuz düz vokaller ortama Borknagar havası katmış.
"No Regret" agresif gitar riflerine sert davul eşlik ederken, klavyenin ağırlığıyla birleşince karanlık bir atmosfer oluşturmuş.
Albümdeki favorilerimden olan 5. parça “Fare Thee Well” kasvetli düz vokaller, ağır gitar riffleri ve yavaş temposuyla tam bir doom atmosferi yaşatıyor.
”The Carnival of Miscreation” albümün belki de en acımasız rifflerine sahip olmasının yanında melodik bir yapıya sahip. Albümdeki favorim de olan parça, Amorphis'in "Tales From The Thousand Lakes" zamanlarını anımsatan rifflerle açılıyor.
2:10'da Dani Filthvari çığlıklar duyarken, bunlar 3:21 de pat diye kesiliyor
ve yükselen piyano sesiyle transa geçiyoruz.
“Inner Voices” ise akustik yapısı ve sakin vokalleriyle Anathema/Katatonia havalarında kısa bir geçiş niteliğinde.
Şiddeti geri getiren ise “Unhealed” oluyor. Albümdeki en sıkı, en melodik, en akılda parça olduğu su götürmez.
Ki grup da albüm tanıtımlarında “Unhealed” ın introsundan faydalanıyordu. Inis Cathaigh grubundan Els Blieck'in de sesiyle eşlik ettiği parça belli bir zaman sonra bir melodi bulmuşlar bunu uzatmışlar da uzatmışlar diye düşündürürken 04:27'deki bölüm ve muhteşem vokaller rotayı döndürüyor, gerçekten güzel şarkı.



8 dakikalık parçanın orta bölümlerinde piyano ve bayan sesi kullanılarak yumuşak bir geçiş yapılmış.
Alakasız olacak ama ilk dinleyişimden beri melodisinin Türk enstrümanlarıyla daha ağır tempoda çalınsa Zeki Müren parçalarından farksız olcağını düşündürüyor=)
“A Glance of Misperception” 9 dakikaya yaklaşan süresiyle albümün en uzun parçası.
Ve neredeyse yarısı yumuşak geçişlerden oluşmakta.
Piyano sesi ve vokalle tekrar normal tempoya geçiş yapılan intro niteliğindeki bu bölümlerde de ürkütücü hava hakim.
Albümü 2 ye ayıracak olursak B bölümünü tercih ederim.


Not:Grubun Finlandiyalı folk-metal grubu 'Turisas' ile yalnızca isim benzerliği olduğunu, ayrıca grubumuzun Belçikalı olduğunu hatırlatmakla başlamak istiyorum=)
Bilimkurgu film afişlerine benzettiğim kapak çalışması Hollandalı sanatçı Geert van Mook'a ait.

Review: Passenger by A Life [Divided]


A Life Divided – Passenger
Genre: Electro Rock / Alternative / Gothic
Release Date: 28/01/2011


Tracklist
01. Heart On Fire (03:33)
02. Forever (04:23)
03. Anyone (04:30)
04. Words (03:30)
05. Hey You (03:46)
06. Doesnt Count (04:11)
07. Save Me (04:07)
08. Other Side (04:32)
09. Sounds Like A Melody (04:33)
10. Change (04:46)
11. The End (05:29)
=Total Time:47:20=


Şu sıralar en çok dinledim albümlerden biri olmasına rağmen “Passenger” hakkında sadece kendi yazım olmamasını değil nette te çok az bilgi olmasını içime sindiremedim.

10 yıla yakın süredir varlığını sürdürmesine rağmen yeni haberdar olduğum bir grup  
A LIFE DIVIDED
Solist Jürgen Plangger daha önce EISBRECHER konserlerinde yeralmış,
grubun gitaristliğini yapmış. 
Bu albümlerini dinledikten sonra daha önce neler yapmışlar diye merak edip
daha önce çıkardıkları 2 albümü de inceleme fırsatım oldu 
fakat 3. albümleri “Passenger” ile aralarında dağlar var ki; 
“Passenger” bana göre kendi kulvarında da yılın en iyilerinden.


Albüm için 80’li yılların atmosferinin modern metal müzikle harmanlanması yorumu yapılabilir. THE RASMUS ile DEPECHE MODE arası gidip gelen bir sounda sahip. Ki vokalin öne çıktığı elektro pop ritimleri olan açılış parçası “Heart On Fire” ve ardından gelen “Forever” da DEPECHE MODE, NIN etkileşimlerini görmek zor değil. Ki 80’li yılların efsane grubu ALPHAVILLE’nin yine çok bilinen “Sounds Like a Melody” parçasının cover versiyonu da albümde yeralmakta. Şarkı, orjinaline sadık kalınmakla birlikte Gothic Rock yapıya bürünmüş renkli bir çalışma olmuş.

“Hey You” ise PAIN grubunun son dönemde yaptığı hareketli Gothic Rock parçaları anımsatıyor. Albümdeki en hareketli parça da o. Fakat albüm şıkıdım bir havadan çok orta tempoda ve farklı yapıdaki şarkılarla ilerliyor. Örneğin “Words” ve “Forever“ daha duygusal yapıda ve ağır parçalar.

Albümün en önemli tarafı bana göre nakarat yazmadaki başarıları. Çünki neredeyse her şarkının nakaratı akılda kalıcı özelliğe sahip.

A Life Divided - Sounds Like A Melody (Alphaville Cover)

"Sounds Like A Melody" yi hariç tutarsak, gaz bir şekilde başlayıp nakarat kısımlarında ağırlaşan “Change” ve “Heart On Fire” albümdeki favorilerim.

Velhasıl “Passenger”ı her ne kadar özgün bir çalışma olarak göremesek de; 
önyargıdan uzak (“popçu” “metalci” vb. kasmayan), elektronik rock 
ve alternatif müzikten hoşlananların sevebileceğini düşündüğüm,
anlamlı sözlere, akılda kalıcı nakarat ve melodik tonların yanısıra, 
bütün olarak değerlendirildiğinde de son derece başarılı konsepte sahip.

Album Of The Month : Sounds Of A Playground Fading by In Flames


IN FLAMES - Sounds Of A Playground Fading
Genre: Melodic Death/Modern Metal
Release Date: 15/06/2011


Tracklist
01. Sounds Of A Playground Fading
02. Deliver Us
03. All For Me
04. The Puzzle
05. Fear Is The Weakness
06. Where The Dead Ships Dwell
07. The Attic
08. Darker Times
09. Ropes
10. Enter Tragedy
11. Jester's Door
12. A New Dawn
13. Liberation
=Total Time:53:57=


Her zaman, her yeni albümüyle ilgi odağı olmayı başarabilen In Flames 10. albümleri 
"Sounds Of A Playground Fading" öncesi yine güçlü şekilde ilgi odağı olmayı başardı.

Bunda şu sıralar raflarda olan Arch Enemy, Morbid Angel gibi devlerin büyük beklentilerle beklenip hayal kırıklığıyla sonuçlanan yeni albümlerinden sonra beklenti yönünü 
bir başka dev IN FLAMES'a yöneltmiş de olabilir.
Bu albumun bir başka önemi, grubun beyni Jesper Strömblad'ın gruptan ayrılmasının ardından, O'nsuz bir albümün nasıl olacağı beklentisine cevap verecek olmasıydı.


 Açıkcası "Clayman" dan sonra çıkan albümleriyle
-Take This Life, Cloud Connected gibi birkaç şarkı dışında- alakam olmamıştı. 
Hatta "A Sense Of Purpose" gibi bir fiyaskodan sonra beklenti içinde de olmamıştım.
Lakin gitarist Jesper Strömblad'ın ayrılışından sonra gruba bitti gözüyle bakılması; 
bende bunu yazanlara karşı antipati oluşturmakla birlikte, 
yeni IN FLAMES albümüne karşı da merakımı artırdı.
Çünki ortada Jesper Strömblad varken yapılmış "A Sense Of Purpose" gibi aynı rifflerin tekrarlanmasından öteye geçemeyen vasat bir albüm var...


Jesper Strömblad'ın yokluğunda Björn Gelotte' in ipleri eline aldığı albumun  
Death Metal değil Modern Metal olduğunu kabullenip
bu çizgide değerlendirme yapmak gerek.
Yani "Whoracle" ile değil,  "A Sense Of Purpose" ve önceki birkaç albümleriyle
kıyaslamak daha doğru olur.
Örneğin vokali, gitardan daha çok duymaya hazır olmalı. Ki "A Sense Of Purpose" daki basitleştirdiğini düşündüğüm vokal stiline karşı, bu albumde neredeyse her parçada farklı denemeler yapan Anders Fridén' in vokal performansı karşısında diz çökmeli... 
Albümden önce yayınlanan "Deliver Us" Single'ı zaten epey ses getirmişti. Keyboard efektiyle start alan Deliver Us'ın akılda kalıcı melodisi, nakaratı ve güzel solosuyla albümde en öne çıkan parçalardan. Anders'in parçanın nakaratında ulaştığı seviye ve sonrasındaki"It starts to fall apart, let me take control" kısmını söyleyişini duymak için bile tekrar tekrar dinlenebilir.
"Jester's Door" parçası, ismine bakılarak albümde en çok beklenti duyulan parça  gibiydi.
Tamam bir The Jester Race beklemiyordum ama olsun... =)
Fakat IN FLAMES beklentilerin aksine "Jester's Door" da atmosferik ve deneysel bir parçaya imza atmış, ki ben onu da beğendim.
"Enter Tragedy" albümdeki en sıkı ve akılda kalıcı parçalardan. Ki zaten nakaratındaki  
"Did you question me? I question you!" kısmı unutulacak gibi değil;)
Albümde her şarkıdan ayrı tat almak mümkün. Örneğin old-school melodiye sahip "The Puzzle", "Deliver Us" ile birlikte albümdeki favorim.



Bir diğer öne çıkan parça "A New Dawn" ın ise "Colony" deki 
parçalardan altta kalır yanı yok. 02:27 de duyduğumuz keman çok iyi düşünülmüş.
Orta tempolu "Ropes" parçasını çok tuttuğumu söyleyemesem de, 
giriş ve kapanış  melodisi kurtarmış. 
Yine güzel bir girişe sahip "Where The Dead Ships Dwell" parçasında hoşuma giden 
02:10 dan sonra başlayan muhteşem solo.
Gothenburg'daki If Studios'ta kaydedilen albümün başarılı kapak çalışması ise  
Dave Coreia'dan.
Velhasıl alternatif ve deneysel çalışmaların yanında klasik IN FLAMES tadında güzellikler bulabileceğimiz 
ve zamanla değerinin daha da anlaşılacağını düşündüğüm bir albüm.

Review: A World Destroyer by Degradead

Degradead – A World Destroyer
Genre: Melodic Death/Thrash Metal
Release Date: 27.05.2011


Tracklist
01. Human Nature
02. A Taste Of Destiny
03. A False Hope
04. The Final Judgement
05. Broken
06. Part Of The System
07. No One Prevail
08. Cold Blood
09. Near The End
10. Kept In The Dark
Total:40:32

Ders: Melo Death, Konu: Degradead.
İsveçli grubun İlk 2 albumlerini pek tutmamıştım fakat In Flames gitaristi (ex-gitarist oldu) Jesper Stromblad’ ın da dikkatini ve desteğini çeken bir gruba tekrar şans vermek gerekliydi ve bu defa iddialı geldiklerini daha album çıkmadan promosyonla yeterince belli etmişlerdi.



Album Jonas Kjellgren (Sonic Syndicate, Scar Symmetry, The Absence) prodüktörlüğünde Peter Tägtgren’ in The Abyss (Dimmu Borgir, Marduk, Hypocrisy, Children Of Bodom) stüdyolarında kaydedildi.
Açılış parçası “Human Nature”, “A Taste Of Destiny” ile birlikte album çıkmadan dinleme fırsatı bulduğum 2 parçadan biriydi.
İkisi de sağlam parçalar “Human Nature” parçasını daha çok sevmiş ve dinlemiştim. 

Akılda kalıcı melodisi ve nakaratı var. 
Sound olarak In Flames “Reroute to Remain” parçalarını anımsatıyor.



Nakaratta düz vokal kullanılması kimi parçaya iyi gidiyor(bknz “Human Nature”). Fakat bu olay abartılınca Emo tarzı birşeye dönüşüyor ve insan Tokyo Hotel dinliyormuş gibi bir hisse kapılıyor, ki bu his benimle aynı kafa yapısına sahip metalsever dostlarım açısından hoş olmuyor=)
Büyük umut bağladığım albumu edindikten sonra ise hayal kırıklığına uğradım. Çünki album çıkmadan dinlediğim 2 parçanın albumdeki en sıkı parçalar olduğu kanaatine vardım.
Bunların yanına “The Final Judgement” parçasını da ekleyeyim. 

Hatta şu sıralar en çok dinlediğim parça da bu. 


Ama yine de birşeyler eksik. İnsan In Flames’la kıyaslanan ve bu kadar desteklenen bir grubun albumunu eline aldığında beklenti içinde oluyor doğal olarak. 

Belki çıtayı yüksek tutup dinlediğimden yeterince sevmemiş olabilirim. 
Fakat olur olmadık yerde tempo düşürüp düz vokale geçişleri, 
sevimsiz bir klavye ve enerji yoksunu parçalar beni sıktı. 
Bir sonraki albumlerinde tamamen düz vokalden oluşan 
emovari bir sounda kayması olası. Umarım yanılırım.

***DipNoT=Gitarist 'Anders Nyström' ün; KATATONIA, BLOODBATH gibi gruplardan tanıdığımız Anders "Blakkheim" Nyström ile sadece isim benzerliği bulunmakta. 

... Ve Trajedinin Sonu; Last Curtain Call by Theatre Of Tragedy (1993-2010)

Üzücü haberi 2010 yılında resmi sitelerinde yaptıkları açıklamayla duyuran
Grubun son bir performans DVD/CD si yayınladıktan sonra dağılacağı söylenmişti.
Ve o an malesef geldi...

Bu tip yazılarda tarihçe verilmesinden pek hoşlanmam fakat grup dağıldığı ve yeni bir şey yazılması mümkün olmadığından grup hakkında bilgi vermek istedim.
Theatre Of Tragedy kimdir?


Trajedinin Tarihçesi...

İlk zamanlarında Death-Doom tarzı müzik yapan Stavanger çıkışlı grubun 
kendi adını taşıyan ilk albümü 1995 senesinde Massacre Records etiketiyle yayınlanır.

Henüz ilk albümleri olmasına rağmen bu çalışma gotik metal için bir dönüm noktası 
olarak görüldü. Özellikle “A Hamlet for a Slothful Vassal” kült bir klasik haline geldi.

İkinci albümleri olan ve gelmiş geçmiş en iyi gotik albümlerden biri olarak kabul edilen “Velvet Darkness They Fear” (favorim) çıktığında sene 1996 idi.
Bu albümü (liste başı oldukları) turne ve konserler izledi. Raymond I. Rohonyi’nin 
Orta Çağ İngilizce'si kullanarak yazdığı sözler, yumuşak kadın-sert erkek vokal düeti, 
ağır riffler, hafif piyano vuruşları ve karanlık atmosferiyle grup kendi yeni stilini 
tamamıyle yaratabilmişti. Ki tarzları sonraki senelerde çıkan birçok albüm için 
ilham kaynağı olurken, Liv’ in vokal tarzı da birçok bayan müzisyen için örnek teşkil etti.

1998’de çıkan üçüncü albüm “Aégis” ToT un zirve yaptığı albümdür. Albümün elektronik, daha sessiz sound’u ve Raymond' un hırıltılı vokallerinin yerini büyük ölçüde düz vokale bırakması başlarda tepki alsa da zaman geçtikçe özümsendi. Grup kendi sınırlarını da aştı ve hayran kitlesi bu albüm sayesinde epeyce arttı. 

2000 senesinde yayınladıkları Nuclear Blast etiketiyle yayınladıkları çok farklı tepkiler alan ve grubun eski ingilizce sözleri kullanmayı bıraktığı “Musique”, önceki albümlerine nazaran daha çok elektronik öğe barındıran ve endüstriyel rock tarzına sahip bir albüm.

Albümün hit parçası “Image”e çektikleri video klip hemen hemen tüm dünyada gösterildi. Ardından uzun bir Avrupa turuna çıktılar.


Prodüktörlüğü Hiili Hiilismaa (HIM, Apocalyptica, Moonspell) 'ın yaptığı 2002 albümleri “Assembly” ile grup tüm dünyaya becerilerini ve şarkı yazmadaki potensiyellerini bir kez daha gösterdi. Albümde yeni gitarist Vegard K. Thorsen'ın da şüphesiz katkısı olmuştur.

2003 yılında resmi web sitelerinde yaptıkları açıklamayla sürpriz bir şekilde Liv Kristine
ile yollarını ayıran grup, ayrılık gerekçesi olarak müzikal uyuşmazlıkları gösterdi.
Onun yerine 2004’te The Crest grubundan Nell Sigland'ı kadrosuna dahil eden grup
2006 İlkbaharında AFM Records etiketiyle "Storm" albümünü yayınladı.
Yeni bayan vokalist ve önceki albumlere nazaran daha rock sounda sahip albumle birlikte olumlu eleştiriler alan grup 2009 Sonbaharında sound olarak "Storm" la benzerlik taşıyan "Forever Is The World" albumunu yine AFM Records etiketiyle  yayınlamıştır.


Trajedinin Son Perdesi...
Ve 17 yılı aşkın süredir başarılı bir şekilde varlığını sürdüren, bu süre zarfında çıkardıkları albümleri Gothic Metal Klasikleri arasında gösterilen, birçok gruba öncülük eden 
Norveç'li Gotik devi Theatre Of Tragedy malesef yolun sonuna geldi.


Genre: Gothic Metal
Websites: pagesoftragedy
Release Date: 20.05.2011

Tracklist:

Disc 1
01 Hide and Seek 5:31
02 Bring Forth Ye Shadow 5:45
03 Frozen 5:21
04 Ashes and Dreams 4:10
05 A Rose for The Dead 5:15
06 Fragment 3:52
07 And When He Falleth 6:41
08 Venus 4:52

Disc 2
01 Hollow 6:26
02 Storm 3:49
03 Image 3:17
04 A Hamlet for A Slothful Vassal 4:21
05 Fade 6:09
06 Machine 4:58
07 Der Tanz Der Schatten 5:41
08 Forever is The World 5:32

(Total Time : 81:40 min)

Son Kadro:
Nell Sigland - Vokal
Raymond István Rohonyi - Vokal
Vegard K. Thorsen - Gitar
Frank Claussen - Gitar
Lorentz Aspen - Klavye
Hein Frode Hansen - Davul 

AFM Records etiketiyle yayınlanan DVD+CD 02.10.2010 tarihinde Folken
(Stavanger, Norveç) de gösterdikleri performanstan oluşuyor.
Grubun canlı materyallerini takip eden biri olarak  
grubun önceki performanslarını baz aldığımda 
oldukça başarılı bulduğumu söyleyebilirim.
Öyle ki, sevinsem mi üzülsem mi anlamadım buruk bir şekilde dinliyorum albumu=/

Hele Nell' in eski ToT parçalarını bu kadar güzel yorumlamasını beklemiyordum.


Liv Kristine' i aramadım (zaten arasam da ulaşamazdım=P)

"Bring forth Ye Shadow" olsun "Der Tanz der Schatten" olsun 15 yıla yakın zaman geçmiş olmasına rağmen üstüste dinletecek kadar başarılı yorumlamışlar.
Kulağıma en hoş gelenlerden biri de "Storm". Ki bunda Nell' in payı büyük.



Yalnız erkek vokal Raymond' un performansını beğenmedim. Hele Cassandra ' da ...
Fakat diğer elemanların da Cassandra daki performansı anormal olmuş, kısacası
en çok ümit bağladığım parça, en beğenmediğim performansa sahip.

Kapak tasarımı ise mükemmel. Ki bana göre grubun Velvet Darkness They Fear'
dan sonraki en başarılı album kapağı.

Bir de olaya magazinel bakayım; Raymond' un saçlarını kestirmesini yadırgamadım hatta bence isabet olmuş=) 

Umarım grup kararından döner de, ben de bu yazıyı çöpe atarım...